Canın çıha Erzurum

Komik Fıkralar

Bir dokunuşun, bir gülümsemenin, nazik bir sözün, sizi dinleyen bir kulağın, dürüst bir iltifatın veya en ufak bir ilginin gücünü çoğu zaman hafife alıyoruz; bunların tümü bir hayatı değiştirme potansiyeline sahiptir. Bugün çeşitli kaynaklardan derlediğimiz Erzurumlu Fıkralarını sizlerle paylaşmak istiyoruz. Umarım bu komik fıkralar yüzünüzde bir tebessüm oluşturur.

1.Ele yapirsiz de kimse gelmir


Erzurumlu hakkın rahmetine kavuşur, öbür dünyada bakar ki iki büyük kapı var ve meftalar birinin önünde kuyruk olmuşlar... Belli ki cennet kapısı.

Erzurumlu uyanık. Kuyruk beklemeyerek önünde hiç kimsenin beklemediği kapıdan dalar içeri.

Tabi içeri girer girmez zebaniler Erzurumluya dalarlar ve bi güzel benzetirler.

Erzurumlu kendine geldiğinde söylenir:

-Ahan Beele Yapirsizz , ondan kimse gelmiir buraya..!

2.Eleyse niye durdun


Erzurum’lu bir hanım telaşla koşarak belediye otobüsünü durdurmaya uğraşıyor. Halk ıslıklıyor. Şoför acı bir frenle duruyor.

Kadın:

-Gardaş bu otubus İlice’ye gidir mi?

Şoförün canı burnunda, araba dolu, zor durmuş, kızgınlıkla

-Heyir baci, getmez!

Kadın:

-Vış! eleyse niye durdun!

3.Vali


Bir Mülkiye müfettişi doğuya teftişe giderken ihtiyar bir Erzurum'lu köylüye misafir olmuştu. Sohbet sırasında sordu:

- Baba, memlekette kaç vali gördün?

- On, onbeş vali hetirimdedir...

- Peki bunlardan kaçı hizmet etti, kaçından memnunsunuz?

- Allah geni geni rehmet etsin, Mustafa Paşa'dan çoh memnunduh!

- Bu Mustafa Paşa ne hizmetler etti ki onbeş valinin içinde ona rahmet okudun?

- Beg, o vali Erzürüm'e varmadan yoldayken vefat etmişdi. Gerisini sen anna

4.İki pohli yumurta


Vali Erzurum’un köylerini ziyarete gidiyor. Bir köyde kendisine bolca yumurta kayganası ikram ediliyor. Vali çok memnun oluyor venezaket icabı şöyle diyor:

-Muhtar ne zahmet etmişsin, bu kayganaya gerek yoktu, ayran yeterdi..

Muhtar:

-Ne zehmeti vali beg, içine tükürim, iki pohli yumurta, ne gıymeti, afiyet olsun…

5.Canım Çıha Erzurum


Öğretmeni Antalya'da bir okulda orta okul son sınıfta okuyan Erzurumlu bir öğrenciyi kaldırır tahtaya ve sorar:

- Yavrum Erzurum'un bitki örtüsünü anlat bize.

Öğrenci başlar:

- "Canım çıha Erzurum, dokkuz ay gış iki ay yağmur bir ay da yazi görir görmir bidaha gışa dönir."

6.Erzurum erzurum olali böyle zulüm görmemişti


Uzun yıllar önce Devlet Senfoni orkestrası Erzurum'a konser vermeye gelmiş. Ancak orkestra gelmeden önce zamanın valisi özel idare müdürüne tüm muhtarları toplayıp konsere gelmeleri hususunda talimat vermesini tembihlemiş.

Konser günü gelmiş salon ağzına kadar dolu, konser başlamış orkestra çaldıkça salonda çıt çıkmadan konser dinleniyor. Bir ara orkestra ara vermiş. Salon yavaş yavaş boşalınca orkestra şefi yaşlı bir dadaşın yanına yaklaşmış ve konuşmaya başlamış:

- Bey efendi konserimizi beğendiniz mi?

Siniri tepesinde çıkmış olan yaşlı dadaş;

- Ne beğenmesi beg efendi Erzurum Erzurum olali Urus gettiğinden bu yana bele bir zulum görmemişti

7.Ana tez gayfaltiyi hazırla


Erzurumlu genç sabah saatin 7 sinde kalkar ve hemen annesini uyandırır. Ana tez gahvalti hazırla der. Annesi meraklanır. Tabi oğlunu kahvaltı için niye bu kadar acele ettiğini sorar.

- Heyirdir oğul ne oldi der,

Genç Dadaş hemen cevabı yapıştırır:

- İstasyona gideciyih, şimdik gars treni gelir. Oradaki oruç tutmayanları dögeceyih der.

8.Cafer Ağa


Erzurum Belediyesinin kuruluş yıllarında fahri olarak her işe koşuşturan Cafer Ağa'nın bu gayretkeşliğini ödüllendirmek için Ankara'ya gidecek heyete onu da yazmışlar.

Cafer Ağa bu haberden çok memnun olmuş. Öyle ya ekabir-i memleketten olmasa heyete adını yazarlar mı? Cafer Ağa o akşam eve hergünkünden farklı bir havayla gelince hanımı merak edip sormuş:

-Cefer, o gözel sufatın niye ele töhmüş, mosolun asmışsan, bişeye mi sinirlendin?

-Ben sinirlenmim kim sinirlensin! Bıhdım usandım. Sohahlar mi temizlenecah, gel Cefer Ağa, çölpühler mi payhlanacah, gel Cefer Ağa. Şindi de Engere’de hökümatın işi bozulmuş, gel Cefer Ağa!

9.Her taraf tekne


Adamın biri Erzurum`dan köye giderken bir şişe içki alır köye gider. Köyde yaşlı anası sorar:

-"Ola oğul bu nedir?"

-“Ana bu romatizma ilacıdır, sakın elleme ha.” der.

Aradan bir zaman geçer anasının ayakları ağrımaya başlar aklına gelir, oğlunun şehirden getirdiği ilaca bakar ve alır rakıyı, bir yudum, iki yudum derken bayağı içer. Tandır başına gider eleği alır başlar un elemeye; o sırada oğlu gelir bakarki anası unu yerlere rastgele elemektedir.

-“Ana neydirsen? Unu dışarıya elirsen önündeki tekneye elesene!”

-“Ola oğul anan için bögün her taraf teyne.”

10.Ohudukça gudurir


Hasankaleli Fevzi Emi, oturmuş arkadaşlarıyla cinler periler üzerine sohbet ederlerken, dinleyenlerden biri muziplik amacıyla, gidip bir çarşafa bürünmüş; elini, kolunu sallaya sallaya ortaya çıkmış. Fevzi Emi, hayaleti görünce Mehmet'e seslenmiş:

-"Ula Mehmet oku!"

Mehmet, bildiği bütün duaları okumuş, nafile hayalet daha da hızlanarak üzerlerine gelmiş.

Fevzi Emi bağırmış:

-"Ula Mehmet ohuma, dur! Bu ohudukça gudurir!"

Gülümsemenizi dünyayı değiştirmek için kullanın ama dünyanın gülümsemenizi değiştirmesine izin vermeyin. Unutmayın sıcak bir gülümseme, nezaketin evrensel dilidir. Beğendiğiniz komik fıkraları paylaşabilir, bildiğiniz diğer Erzurumlu Fıkralarını yorum bölümüne ekleyebilirsiniz.

Yorum Gönder

أحدث أقدم