Basit bir gülümseme. Bu, kalbinizi açmanın ve başkalarına karşı şefkatli olmanın başlangıcıdır. Gülmek için mutlu olmak zorunda değilsin. Bugün çeşitli kaynaklardan derlediğimiz Erzurumlu Fıkralarını sizlerle paylaşmak istiyoruz. Umarım bu komik fıkralar yüzünüzde bir tebessüm oluşturur.
1.Aslan bu aslan
Tebrizkapı civarında bir camide müezzinlik yapan Emin Hafiz, darlandıkça uydurduğu firkete ile yardım kasasından bozuk paraları aşırmaktadır.
Teyo pehlivan bir gün kötü sıkışır. Hemen işemek için uygun bir yer arar. Ancak nereye baksa duvar gibi veya tenha bir yer bulamaz.
Erzurum'un mahalli sanatçılarından Raci Alkır popüler olduğu günlerden birinde su içmek için çeşme başına gider.
Teyyo kahvede oturmuş döktürür yine:
-Ula anu Cilinton varya benim yakından akrabamdır.
Kahvede gülüşmeler başlar biri sorar:
-Eeee Teyyo akrabansa koskoca başkan sana yardım etmez mi?
Teyyo nun cevabı ilginçtir:
-Ne diyirsiz gavat zekatını bile vermir.
Naim Hoca bir gün Zeynal camisinin önünde kavaflar esnafıyla oturmuş çay içiyor, içlerinden birisi birisi hocaya:
Tortumlunun biri kara şanzımanlı tabir edilen eski model bir BMC kamyon şöfürüdür. Kamyonun bu nedenle direksiyonu ağır döndüğünden kamyonu kullanan her akşam eve yorgun argın döner ve yemeği yer hemen uyuklamaya başlar.
Almanya'da Hans Müslüman olmuş. kurban kesmiş ama yüzememiş. O arada oradan geçen bir Alman'a:
Yaklaşan seçimler genç kaymakamda derin bir merak uyandırır. Köylü hangi partiden yana oy kullanacaktır? Kasaba bürokratlarından bir kaçını da ardına takan kaymakam bir dağ köyüne doğru yola koyulur.
Osman Emi, kışın, tezekleri şehre götürüp satmak için kızağına yükler. Osman Eminin oğlu babasının şehre gideceğini anlayınca:
-Baba ne olur beni de cötür. Elin ayağın öpim, ben de şehri cörim, diye yalvarır.
Bu yalvrmalara dayanamayan Osman Emi, oğlunu kızağın üzerindeki tezeklerin üstüne oturtur ve atları kamçılar. Sabah erken yola çıktıkları için hava karanlıktır. Bir müddet yol aldıktan sonra arkadan bir başka kızaklı köylünün bağırtısını duyar:
-Hemşerim çocuk düştü, çocuk düştü yavaşla!
İmam Efendi, kasadan sürekli bozuk para çıkmasına bir anlam veremez ve işi kolaçan ettiğinde durumu anlar.
Münasip bir lisanla bunu Emin Hafiz'e söyler:
-Hafiz, diyirem ecep bu kasaynan bir tilki mi oynir?
Tilkiliği kendine yediremeyen Emin Hafiz, elini yumruk yapıp göğsüne vura vura:
-Ne tilkisi hocam, aslan bu aslan!
2.Ağır bir şey kaldırma
Teyo pehlivan bir gün kötü sıkışır. Hemen işemek için uygun bir yer arar. Ancak nereye baksa duvar gibi veya tenha bir yer bulamaz.
Bunun üzerine ellerini duvara dayayıp işemeye başlar. Pehlivan'ı o şekilde görenlerden biri sinirli bir şekilde:
-Ayıp pehlivan ayıp! Senin gibi bir adama bu yakışır mı bu? İnsan heç olmazsa o termaşın ucundan tutar da etrafına attırmaz diye sitem eder.
Tabi pehlivan rahatlamanın getirdiği bir huzur içinde istifini bozmadan karşılık verir:
-Ola haklısan ama belim ele ağırir ki. Tohtor da pehlivan sakın ağır birşey galdırma dedi, o yüzden meredi tutamiram...
3.Gaşmayin baci ben Raci
Erzurum'un mahalli sanatçılarından Raci Alkır popüler olduğu günlerden birinde su içmek için çeşme başına gider.
Ancak çeşme başında kadınlar vardır ve kadınlar yabancı erkeği görünce yaşmak çekerler,
Raci Alkır yaşmak çeken kadınları görünce kendini tanıtmak için:
-Gaşmayın baci ben Raci der.
4.Clinton akrabamdır
Teyyo kahvede oturmuş döktürür yine:
-Ula anu Cilinton varya benim yakından akrabamdır.
Kahvede gülüşmeler başlar biri sorar:
-Eeee Teyyo akrabansa koskoca başkan sana yardım etmez mi?
Teyyo nun cevabı ilginçtir:
-Ne diyirsiz gavat zekatını bile vermir.
5.Hoca ve Esnaf
Naim Hoca bir gün Zeynal camisinin önünde kavaflar esnafıyla oturmuş çay içiyor, içlerinden birisi birisi hocaya:
-Hocam bu galalılar (Pasinler) cennete girer mi, diye sorar.
Hocada çayından bir yudum çeker ve:
-Kordur mordurlar ama gene girerler der.
Hocanın cevabının karşısında esnaflar gülüşürler ve bu defa soruyu galalılar (pasinler)sorarlar:
-Hocam ya bu İspirliler
Hoca hiç düşünmeden:
-Nevzen billah aman onlarnan şeytan baş edememiş biz nasıl edah gardaş onalar kapıdaki melaikeleride gandırır bir yolunu bulur gene girerler deyince
İlk soruyu soran esnaf gevrek gevrek gülmeye başlar ve:
-Hocam ya bu Tortumlular
Hoca çayından bir yudum daha çeker ve:
- ola oğul hoç orası hayvanat bahçesi değil der.
6.Anam sendemi Bmc şöförüsen
Tortumlunun biri kara şanzımanlı tabir edilen eski model bir BMC kamyon şöfürüdür. Kamyonun bu nedenle direksiyonu ağır döndüğünden kamyonu kullanan her akşam eve yorgun argın döner ve yemeği yer hemen uyuklamaya başlar.
Akşama kadar yolunu gözleyen eşi, bu sebeple her gün hayal kırıklığına uğrar. Bir gün ahıra ineğe yem vermeye gider bakar ki inek yayılmış yatmaktadır.
Bunu gören şoförün karısı ineğe şöyle der:
-Vış anam yoğsam sendemi BMC şöfürüsen
7.Hele bene bir bakın
Almanya'da Hans Müslüman olmuş. kurban kesmiş ama yüzememiş. O arada oradan geçen bir Alman'a:
-Baksana, bu koyunu nasıl yüzeceğim, biliyor musun?" demiş.
Alman:
-Ben ne bileyim. onu Müslümanlar bilir. Çünkü onlar her yıl kurban keserler. Şu ilerde Türklerin gittiği bir kahve var. Oraya git sor" diye cevap vermiş.
Hans elinde bıçak tarif edilen kahveye girmiş ve:
-İçinizde Müslüman var mı?" diye sormuş.
Kahvede Erzurumlu ile Karslı oturuyorlarmış. Bakmışlar ki üstü başı kan içinde, elinde kanlı bıçak iri-yarı bir Alman. Korkmuşlar tabii.
Erzurumlu hemen ayağa kalkmış ve Karslı'yı göstererek:
-Ahan bu Müslüman" demiş.
Karslı korkudan süklüm püklüm ayağa kalkarak:
-Gardaş hele bene bir bah... Bende müslüman sufatı var mi?" demiş.
8.Zuggum dutsun
Yaklaşan seçimler genç kaymakamda derin bir merak uyandırır. Köylü hangi partiden yana oy kullanacaktır? Kasaba bürokratlarından bir kaçını da ardına takan kaymakam bir dağ köyüne doğru yola koyulur.
Mevsim bahar, suların coşkun zamanı.. Köyün altından akan dere bir türlü geçit vermez. Kaymakam bağır çağır köy muhtarına sesini duyurur; muhtar gelir davetsiz misafirleri sırtlayarak teker teker karşıya geçirir.
Konuklar köy odasında ikramlandıktan sonra kaymakam muhtarı yoklar:
-Seçimlere de bir şey kalmadı muhtar, köylünün oyları bu sefer iktidara mı gider yoksa muhalefete mi?
Muhtar içini çeker:
-Kaymakam bey bugün sizi sırtlayıp geçirdiğim dere var ya, geçenlerde keza merkezinden hanımlarımla dönerken yine o su karşımıza çıktı. Çaresiz sıra ile hanımları sırtlayıp karşıya geçirmem gerekti. Suyun tam ortasında zorlanırken küçük hanım: Efendi ne dersen, böyük hanım mı daha hafif yoksa ben mi? diye sormaz mı? Zaten burnumdan soliram, dedim ki: O ki, ik(ini)z de beni eşşek edip dalıma (sırtıma)bindiz; seni de zuggum dutsun, oni da.
9.Erzurumlu Mehmet
Albay askerlerin içki içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır: İçki öldürür.
Ertesi gün oradan geçen albay ne görsün? Erzurumlu Mehmet yazının altına şöyle yazmış:
-Askerler ölmez!
10.Tezek mi düştü?
Osman Emi, kışın, tezekleri şehre götürüp satmak için kızağına yükler. Osman Eminin oğlu babasının şehre gideceğini anlayınca:
-Baba ne olur beni de cötür. Elin ayağın öpim, ben de şehri cörim, diye yalvarır.
Bu yalvrmalara dayanamayan Osman Emi, oğlunu kızağın üzerindeki tezeklerin üstüne oturtur ve atları kamçılar. Sabah erken yola çıktıkları için hava karanlıktır. Bir müddet yol aldıktan sonra arkadan bir başka kızaklı köylünün bağırtısını duyar:
-Hemşerim çocuk düştü, çocuk düştü yavaşla!
Osman Emi Sesi duyunca kızağı durdurur ve kızaktan düşen oğlunu görünce umursuzca şöyle der:
-Ola, ben de sandımçi tezeç düşdi.
Gülmek ruhun ilacıdır. İçinden gelmiyorsa bile bir aynaya bak ve birkaç dakika gül. Kendini harika hissetmekten alıkoyamayacaksın. Beğendiğiniz komik fıkraları paylaşabilir, bildiğiniz diğer Erzurumlu Fıkralarını yorum bölümüne ekleyebilirsiniz.
إرسال تعليق