Güzel bir gülüş, karanlık bir eve giren güneş ışığına benzer. Bol bol gülümse, hem maliyeti sıfırdır hem de bedeline paha biçilmez.Bugün çeşitli kaynaklardan derlediğimiz Nasrettin Hoca Fıkralarını sizlerle paylaşmak istiyoruz. Umarım bu komik ve düşündürücü fıkralar yüzünüzde bir tebessüm oluşturur.
1.Allahın rahmeti
Yağmurlu bir günde Nasrettin Hoca pencereden dışarı bakarken komşusunun koşa koşa yağmurdan kaçtığını görür ve pencereyi açar :
-Hey Ahmet Efendi, bir de hacı olacaksın rahmetten kaçılır mı?
Zavallı adam eli mahkum sırılsıklam olur. Ertesi gün hocanın komşusu hocayı yağmurdan kaçarken görür ve hocaya bir ders vermek ister :
-Hoca Hoca dün bana diyordun bugün sen neden rahmetten kaçıyorsun.
Hoca hiç durmadan yoluna devam eder ve komşusuna şöyle der :
-Ben rahmetten kaçmıyorum sadece Allahın rahmetine basmamak için çabalıyorum.
2.İnsan oturduğu dalı keser mi ?
Hoca ormana gitmiş.
Oturmuş bir dalın üstüne, başlamış kesmeye.
Aşağıdan geçen bir yolcu Hoca’ya seslenmiş :
– Be adam! İnsan oturduğu dalı keser mi ?
Şimdi düşeceksin.
Hoca adama aldırmamış; işine devam etmiş.
Az sonra dal kırılmış. Hoca, cumburlop düşmüş.
Düştüğü yerden perişan seslenmiş:
– Düşeceğimi bildin ne zaman öleceğimi de söyle bari.
Oturmuş bir dalın üstüne, başlamış kesmeye.
Aşağıdan geçen bir yolcu Hoca’ya seslenmiş :
– Be adam! İnsan oturduğu dalı keser mi ?
Şimdi düşeceksin.
Hoca adama aldırmamış; işine devam etmiş.
Az sonra dal kırılmış. Hoca, cumburlop düşmüş.
Düştüğü yerden perişan seslenmiş:
– Düşeceğimi bildin ne zaman öleceğimi de söyle bari.
3.Hamam bahşişi
Hoca bir gün hamama gider. Hamamcılar onunla hiç ilgilenmez, eski bir peştamal, yırtık bir havlu verirler. Hoca sesini çıkarmaz. Hamamdan çıkarken uzatılan aynaya yüklüce bir bahşiş bırakır.
Bir hafta sonra aynı hamama geldiğinde, bu kez büyük ikramlar görür, fakat çıkarken aksine pek az bir bahşiş bırakır.
-Efendi gösterdiğimiz o kadar ilgiye, saygıya karşı bu kadarcık mı bahşiş verilir?
– Bugün verdiğim, geçen haftanın bahşişiydi. Geçen hafta verdiğim de bugünkü hizmetinizin karşılığıydı. Böylece ödeştik.
4.Mezar isteği
Hoca ölüm döşeğindedir. Evlatlarını toplar ve derki:
-Yavrum, sizden ben öldüğümde bir şey yapmanızı istiyorum.
Onlar da:
Buyur babacığım.
Hoca: Ben ölünce mezarımı eski harabe bir yere yapın ve gömerken de üzerime kapayacağınız tahtaları eski ve çürük koyun kefenimi de yırtık sarın der.
Çocukları da neden böyle bir şey istediğini sorunca.
Hoca: Kabir melekleri geldiğinde benim sorgum yapıldı der ve azaptan kurtarırım.
5.Çorba
Hoca’nın canı şöyle bir tarhana çorbası çekmiş.
Başlamış ağzı sulana sulana hayal kurmaya. O sırada kapı çalınmış ve komşunun oğlu:
– Hocam, annem hasta, bir tas çorba istiyor demiş.
Hoca,söylenmiş kendi kendine:
– Hey Allah’ım,bizim komşular hayalin bile kokusunu bile alıyor!
6.Sıkarken öldü
Nasrettin hoca bir gün yolun kenarında kedisini yıkıyomuş.
Yoldan geçen arkadaşı hocaya:
-Hocam kediyi yıkama ölür demiş.
Hoca aldırış etmemiş ve yıkamış. Arkadaşı dönüşte hocayı tekrar yolun kenarında görmüş. Kedi ölmüş. Adam:
-Hocam ben sana kediyi yıkama ölür demedim mi?
Hoca:
-Ben kediyi yıkarken ölmedi ki sıkarken öldü demiş.
7.Hocanın işi
Nasrettin Hoca bir gün pazarda 10 akçeye aldığı 10 odunu, 9 akçeye satıyormuş.
Etraftan sormuşlar: “Hocam bu ne iştir hiç böyle ticaret olur mu?”
Hoca gayet sakin cevaplamış: “Olsun. Önemli olan işi nasıl yaptığın değil, insanların seni iş yaparken görmesidir.”
8.Farz
Nasrettin Hocanın evine üç tane misafir gelmiş ve üçü de birbirinden oburmuş. Hoca ne yemek getirirse getirsin sünnettir deyip silip süpürmüşler.
O sırada hocanın oğlu içeri girmiş. Misafirler “aman ne güzel çocuk bu çocuğun adı nedir?” diye sormuşlar.
Nasrettin Hoca çocuğun ismine “Farz’dır” demiş.
Misafirler “aaa bu nasıl bir isim daha önce hiç böyle bir isim duymamıştık” demişler.
Nasrettin Hoca da “yaa sünnet diyeyim de onu da yiyin değil mi” demiş.
9.Mevsimlerden yakınanlara
Bir toplulukta soğuklardan yakınanlar olmuş. İçlerinden biri:
– Şu insanoğlu haline şükretmesini hiç bilmez; kışın soğuktan, yazın sıcaktan yakınırlar demiş.
Konuşmaya kulak misafiri olan Hoca :
– Öyle deme bre cahil, bak bahara kimsenin bir şey dediği var mı?
10.Aklını kaybetmiş
Hoca, uzun bir süre Bursa’da kalıp Akşehir’e dönerken, yolda konu komşu:
– Ah Hocam, karın aklını kaybetti, demişler.
Hoca, hiç oralı olmamış. Ah, vah bile dememiş.
Bu sefer:
– Hocam, anlamadın herhalde, diye, şaşırmışlar.
Nasreddin Hoca:
– Anladım, anladım da. Anlamadığım; zaten yoktu ki olmayan bir şeyi nasıl kaybetti!
إرسال تعليق