Büyük Resmi Görmek

Acele Karar Verme Hikayesi

Büyük resim düşüncesi, ayrıntıların ötesini görebilme ve daha büyük vizyona veya hedefe odaklanabilme yeteneğidir. Büyük resim düşüncesi, yalnızca bir duvar inşa etmek gibi önemsiz bir görev ile bir katedral inşa etmek gibi daha büyük bir görev arasındaki farktır.

Geniş bakış açısına sahip olmanın insanlar için vazgeçilmez olduğu ve geniş bakış açısının gücü sayesinde pek çok gelişmenin veya buluşun gerçekleştiği açıktır. Bu konuyla ilgili bir atasözü vardır: ''Ne gördüğümüz, ne aradığımıza bağlıdır''. İnsanların bakış açılarının düşüncelerini, kararlarını, eylemlerini ve sonuçta başarı duygularını şekillendirdiği yadsınamaz bir gerçektir.

Çin'li düşünür Lao Tzu'nun çok sevdiği ve sık sık anlattığı bir hikaye vardır. Hikayenin olaylara geniş çerçeveden bakmanız, önyargılarınızı kontrol etmeniz ve aldığınız kararları iyileştirmeniz konusunda ilham vereceğini düşünüyorum.

Büyük resmi düşünenler, her deneyimden bir şeyler öğrenmeye çabalayarak bakış açılarını genişletirler. Başarılarına yaslanmazlar, onlardan öğrenirler. John C. Maxwell


Acele Karar Vermeyin


Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara büyük bir servet teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.

Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler.

İhtiyar: “Karar vermek için acele etmeyin,” demiş. “Sadece at kayıp, HAYIRLISI OLSUN” deyin.

Köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmiş ve at bir gece ansızın dönmüş. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyara gidip özür dilemişler. “Babalık” demişler, “Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.”

“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. HAYIRLISI deyin”

Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Köylüler “Bir kez daha haklı çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.” demişler.

İhtiyar; “O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. HAYIRLISI deyin, en doğrusunu ALLAH bilir.”

Birkaç hafta sonra ülkede savaş çıkmış. Köye gelen devlet görevlileri, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş.

Köylüler; “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler.”

“Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin hayırlı, hangisinin ise talihsizlik olduğunu sadece Allah biliyor.”

Ve son olarak şöyle demiş: “ Hayırlısı ne güzel kelime, önlemi alınmış, mücadelesi verilmiş ve gerisi en yüce makama havale edilmiş.”

Olaylara Geniş Çerçeveden Bakın


Büyük resmi düşünenler, kendilerinin dışında bir dünya olduğunun farkına varır ve kendilerinin dışına çıkıp diğer insanların dünyalarını onların gözlerinden görmek için çaba gösterirler. Çerçevenin içindeyken resmi görmek zordur.

Kendinizi bir dağın zirvesine tırmanırken ve aşağıdaki yaşadığınız vadiye bakarken hayal edin. Zamanınızın çoğu vadide günlük hayatınızı yaşamak, ortak sorunları çözmek ve zorlukların üstesinden gelmekle geçerken, dağın zirvesine tırmandığınızda yeni bir bakış açısı kazanırsınız.

Hayat, yaptığımız seçimlerle belirlenir. Hayatın küçük bir parçasına bakıp karar vermeyin. Çabuk karar vermek, aklın durması halidir. Karar verildiği anda akıl düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durdurur.

Çabuk karar insanı rahatlatır, düşünmek zorunda olmak ise yorar. Bu yüzden insanlar çabuk karar vermeye çalışır. Oysa hiçbir yolculuğun sonu yoktur. Bir kapı kapanırken diğeri açılır. Bir hedefe ulaştığınız anda bir başka hedefin daha yüksekte durduğunu görürsünüz.

Acele karar vermeyin, düşünün.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski