Hayatta En Önemli Şey Nedir?

Hayatta En Önemli Şey Nedir?

Hayatınızdaki bazı şeyleri, özellikle de önemli şeyleri kaçırıp kaçırmadığınızı düşündünüz mü hiç? Sonuçta kimse yaşlandıkça pişmanlık duymak istemez.

Sizin için hayattaki en önemli şeyler nelerdir? Aklınıza doğrudan ne geliyor? Bu materyalist bir şey mi, yoksa kendinizi güvende ve rahat hissetmenizi sağlayan bir şey mi?

Her şey olabilir, değil mi?

Hepimizin öncelikleri farklı, ancak kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığımız ya da kaybetmekten korktuğumuz şeyler var. Öyleyse gelin, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamak için ilham vereceğini düşündüğüm güzel bir hikaye ile başlayalım.

Eğer O Kazada Ölseydim


Adam, telaşlı ve öfkeli bir halde hanımına bağırıp çağırıyordu. Babalarının sesini duyan çocuklar da yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmışlardı. Adam, çocuklara, eşinin üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu:

-Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. Kahverengi gömlekle gidiversen ne olurmuş. Bugün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın ve bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?

-Tamam bey, bitti işte.

Adam açık mavi gömleği hışımla aldı:

-Bitti tabi, bitti ama ben geç kaldıktan sonra neye yarar.

Eşi çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine de adamı sakinleştirmeye çabaladı:

-Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin.

-Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım. Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara ‘Hoş geldin’ diyebileyim.

Adam bir sürü söz daha söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı. Hanımı, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi: “Bir kaza yapmasa bari”

Eşi uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı:

-Madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim.

Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Ocağa haşlamak için yumurta koydu, cezvede süt ısıtmaya başladı. Masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi. Biraz sonra çocuklarına seslendi

-Kahvaltınız hazııır!

Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti. Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı. Radyoda zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı.

Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı. Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. “Geç kaldım diye acele edip acaba o da” Aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.

-Çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?

Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı, cebine de bir taksi parası aldı. Kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. Gözyaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen gösteriyordu.

İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi:

-Eğer ölürse, çocuklarım babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?

Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı. Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; “Haberleri mi dinledin?” diye sordu. Kadın, konuşamadan sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi. Kadın zorlukla sordu:

-Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?

-Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim.

O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.

-Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.

Önemli Olan


Çoğu zaman, istediğimiz mutlu hayatı nasıl yaşayabileceğimize odaklanmıyoruz ve yeterince zaman ayırmıyoruz. Bu, suçlamalara, kendinden şüphe duymaya ve pişmanlıklara yol açıyor.

Hayattaki önemli şeyler sizinle ve sorumlu olduğunuz kişilerle ilgilidir. Hayattaki önemli şeylere bakmanın bir yolu, ne olmadan yaşayamayacağınızı bulmaktır.

Mutlu bir yaşam, halihazırda sahip olduklarınızın değerini bilmeyi ve teşekkür etmeyi öğrenmekle gelir.

Hayattaki en önemli şeylere odaklanmaya karar verdiğinizde; "yapardım, yapabilirdim, yapmalıydım" dan "Yaşamaya değer bir hayat yaşadım" a ve "bir fark yarattım" a geçiş yapacaksınız.

Son olarak şunu unutmayın, kendi gerçeğinizle uyum içinde yaşadığınızda ve zihninizi, bedeninizi ve ruhunuzu hayatın tüm iyiliğiyle beslediğinizde, mutlu ve tatmin olmuş bir hayat yaşamak size doğal olarak gelecektir.

Unutmayın; ne kadar yaşadığınız değil, nasıl yaşadığınız önemlidir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski