Güven; her ilişkinin temel unsurudur ve güçlü ilişkiler kurmak için gereklidir. Karşınızdaki kişinin dürüst ve güvenilir olacağına, sizin çıkarlarınıza içtenlikle saygı duyacağına olan inançtır.
Güven çok zor kazanılan ancak çok kolay kaybedilen bir duygudur. Yıllarca büyük bir çaba ile güven üzerine inşa ettiğiniz dostluklar, taraflardan birinin yaptığı basit bir hata ile birdenbire bitiverir.
Bugün sizlerle karşılıklı güven üzerine inşa edilen bir dostluğun, bencillik ve hırs yüzünden nasıl sona erdiğini anlatan ilham verici bir hikaye paylaşmak istiyorum; Kuyruk Acısı.
Güven narin bir çiçektir; Bir kez kırıldığında yeniden çiçek açması için büyük bir özen gösterilmesi gerekir. Olivia Anderson
Kuyruk Acısı
Zamanın birinde, bir oduncu ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yaradana olan aşkı yaradılana yansımış ve yılana vurmaya kıyamamış.
Yılanda duygulanmış ve dile gelmiş:
-Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana iyilik edeceğim demiş. Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş.
Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve ”Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim!” demiş.
Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Ailesi dahil hiç kimseye olanı biteni anlatmamış. Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş.
Oduncu yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile buluşmuş ve altınını almış.
Bir gün oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Birkaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış.
Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış. ”Kör kuyunun başına git ve oğlum olduğunu söyle; yılan sana altın verecek!” demiş. Oğlu inanmamış ama gitmiş.
Yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış.
Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş. Oğlan önce inanmadığı hikayenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, ”Kim bilir daha ne kadar altın var kuyunun içinde!” diye düşünmüş. Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış.
Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş. Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış.
Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılan da o anda görünmüş; kuyruğu yok ve kanlar içinde. Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş.
Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılan da yaralı…
”Hatalı olan oğlum olmalı!” demiş ve yılandan özür dilemiş. ”Tekrar dost olalım!” demiş. Yılan ise acı acı gülümsemiş:
”Çok isterdim ama sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız!” demiş.
Güven Dostluğun Suyudur
“Dostlar hayat bahçesindeki çiçeklerdir” diyen eski bir atasözü vardır. Dostlukların sağlıklı ve güçlü bir gelişebilmesi için suya ve toprağa ihtiyaçları vardır.
Güven dostluğun suyudur, toprağıdır. Her ölçekte, her katmanda güven kurumlarımızın tutkalıdır. Dostluk ve sevginin anahtarı, ticaret ve politikanın temelidir.
Dostluğun güven üzerine inşa edilebilmesi; sadece kendi çıkarlarımızı değil aynı zamanda başkalarının çıkarlarını da gözetme isteğimize bağlıdır.
Güvenin olmadığı yerde, insanları birbirine bağlayan köprüler yıkılır, toplumlar altüst olur.
Tıpkı güzel bir çömlek parçası gibi, güven kırıldığında onarılması ya uzun zaman alır ya da hiç mümkün olmaz.
Dostlarınıza yatırım yapmak için zaman ayırın. Doğruluk ve dürüstlükten ayrılmayın.
Ve unutmayın; iyi dostluklar güven üzerine inşa edilir. Güven olmadan sevgi ve saygı olmaz.
Yorum Gönder