Merhaba bugün sizlerle önyargı hakkında ilham verici bir kısa hikaye paylaşmak istiyorum. Hikaye çaresiz bir kadın ve onun en değerli dostu gelincik arasında geçiyor.
Hayatta her şey emek ister. İnanmaktan vazgeçmemek gerekir. İşte bunun için önyargının duvarlarını yıkmalıyız ve bu yürek ister. Yürek sahibi olabilmek için korkuya hakim olmak gerekir. Paulo Coelho
Bir Önyargı Hikayesi
Eşinin ölümünden sonra köydeki evinde tek başına yaşamak zorunda kalan hamile bir kadın vardı. Kadın gündüzleri bağ bahçede çalışır, akşam olunca da evinin yolunu tutardı.
Bir gün eve dönerken yol kenarında bulduğu yaralı bir gelinciği acıyarak kucağına aldı ve eve götürdü. Bilirsiniz gelincik evcil bir hayvan değildir. Fakat gördüğü sevgi, şefkat ile gelincik, zamanla uysallaştı. Eve ve kadına o kadar çok alışmıştı ki, kadının yanından bir an bile ayrılmaz olmuştu.
Birkaç ay sonra kadın doğum yaptı.
Eve neşe ve mutluluk getiren bu küçük yavrucağı gelincik de çok sevmiş, artık ailesi olarak gördüğü bu anne ile yavrucağa sanki daha bir gönülden bağlanmıştı.
Kadın tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorunda olduğunu biliyordu. Bütün ağır yüküne rağmen günler geçti.
Kadıncağız yine bir gün yavrusunu gelincikle evde yalnız bırakarak, çalışmak üzere bağa gitti.
Her şey akşama doğru eve döndüğünde oldu. Yorucu bir günün ardından evine dönen kadın, gelinciği ağzı kanlı bir halde yerde yatarken bulunca beyninden vurulmuşa döndü. Korktuğu başına mı gelmişti. Hep bu gelinciğin bir gün yavrusuna bir zarar verebileceğinin huzursuzluğunu taşımış, ama gelinciğin uysal haline bakıp ihtimal vermemişti. Fakat şimdi gördüğü tablo onu adeta çıldırtmıştı.
Yerde yatan gelinciğe saldırıp, çığlıklar atıp, tekmeleyerek, basıp ezerek hayvanı hemen oracıkta öldürdü.
Bir yandan da ağlıyordu. Öylesine kendisinden geçmişti ki, kendi haykırışlarından bebeğin odasından gelen sesi zar zor hissetti. Duyduğu bir ağlama sesiydi. Bebeği ağlıyordu sanki. Dikkat kesildi, evet bu bebeğinin ağlamasıydı. Koştu, heyecanla odaya girdi.
Odada beşiğe baktı. Beşiğin içinde kendisini görür görmez susup gülücükler dağıtan bebeği sağ ve sapasağlamdı.
Hemen yavrusunu aldı, bağrına bastı. Rabbine şükürler etti. Heyecanı, telâşı yatıştı. Gözlerinin yaşını sildi. Bebeğini öpüp kokladı.
Ve az sonra beşiğin hemen yanında duran parçalanmış yılanı fark edebildi.
Peşin Hüküm
Bir Kızılderili Atasözü der ki: Bir kişi hakkında karar vermeden üç güneş batımı bekle. Gerçekten de düşünüp taşınmadan anlık bir öfke ile verilen kararlar hem kendimize hem de ilişkilerimize ciddi zararlar verebilir.
Bu hikayede kahramanımız peşin hükümlere dayalı bir karar almıştır. Yıllardır süren dostluğa rağmen kafasındaki önyargıyı hiç bir zaman yenemediği görülmüştür. İşte anlık bir öfke ve peşin hükümlere dayalı olarak alınan bu karar ve arkasından gelen eylem tam bir nankörlük hikayesine dönüşmüş oldu.
Önyargılar algıları sınırlar. Görmek inanmaktır, ama çoğunlukla neye inanıyorsak onu görürüz. Fikir değişikliği yapamayan çağ değiştiremez, önyargılarından kurtulamayan kişi, hiçbir işi doğru yapamaz.
Önyargı ile ilgili bu kısa hikayeyi okuduğunuz için teşekkür ederiz. Görüşlerinizi yorumlar bölümüne eklerseniz bizi çok mutlu edersiniz. Bu ilham verici kısa hikayeyi beğendiyseniz, lütfen arkadaşlarınız, aileniz ve sevdiklerinizle paylaşın ve onlara da ilham verin.
Yorum Gönder